12 Haziran 2019 Çarşamba

Kırmızı Bisikletli Kız - 1

Bu bir mini öyküdür :)

Bir varmış bir yokmuş,

Evvel zaman içinde kalbur saman içinde,

Ormanın derinliklerinde küçük bir kız yaşarmış. Gözleri leylak moru, saçları limon sarısıymış. Küçük bir evi varmış ormanda, barakadan bozma. Orada doğmuş, orada büyümüş küçük kız. Oradan başka dünyası olmamış onun. Bilmezmiş ormanın sonunda ne olduğunu, kaçıp gitmeye pek cesaret edemezmiş.

Evinin etrafına sarı sardunyalar ekmiş önce. Yaz akşamları her rüzgar esişinde ince bir sızı dolarmış yüreğine. Bilemediği, göremediği dünyaların özlemini yaşarmış. Sonra kiraz ağaçları ekmiş ve boy vermiş yeşil çimenler. Sanki her biri "Gitme, kal." der gibi sararmış her sabah etrafını. Severmiş de onları. Koklarmış hep.


Ve dolunay ışığının pencereden süzülüp yüzüne vurduğu bir gece, bir rüya görmüş küçük kız; bir bisiklet. Hem de kırmızı. Binmiş üstüne, sürmeye başlamış uzaklara. Bahçesinden ayrılıp sesini hep uzaklarda işittiği o şelaleye gitmiş önce, atlamış soğuk suya, yüzmüş. Çıkmış yeniden, binmiş bisikletine ve yeniden sürmeye başlamış uzaklara. Ormandan çıkıp sarı buğday tarlalarına girmiş. Rüzgar esmiş yüzüne. Üşümüş de biraz. Ama sonra rüzgarın onunla konuşmaya başladığını fark etmiş. Belli belirsiz bir ses yankılanıyormuş adeta. Diyormuş ki ona "Git. Düşlerinin peşinden git." Korkmuş küçük kız, düşmüş bisikletinden. Ve uyanmış sonra, gözünden bir damla yaş ve sırtından süzülen soğuk bir terle.

Demiş ki önce "Bu sadece bir rüya..." Sonra, rüyayı yorumlaması için ormandaki cüce cinin yanına gitmiş. Rüyayı anlatmış  da anlatmış. Gün kararmış, gece olmuş, küçük kız susmamış. Kah ağlamış anlatırken, kah kahkahalarla gülmüş, yerinde duramamış zıplamış, bir koşu kuyuda yüzüne su çarpmış. Ne zaman dolunay ışığı yeniden süzülmeye başlamış pencereden o zaman durmuş küçük kız ve demiş ki "Ne yapmalıyım?" 

"Bekle!" demiş cüce cin, "Bazı rüyalar Tanrı'nın dilidir. Sabret önce küçük kız."

Küçük kız toplamış çantasını dönmüş evine, yatmış yatağına. Ama uyuyamamış. Bir sağa dönmüş, bir sola. Aynı rüyayı görmekten hem korkuyormuş hem de istiyormuş. En sonunda daha fazla direnemeyip dalıvermiş uykuya. Ve bir rüya görmüş. Bu kez bir çanta bulmuş kapısının önünde. Çantayı açtığında bir kitap, bir defter, bir de yeşil bir şapka duruyormuş. Defter, ince mor bir kapakla örtülmüş. İçini açtığında "Düşlerinin peşinden git." yazıyormuş ve altına başka bir not düşülmüş "Yola çık." İçine bir ürperti basmış. Kitabı da almış eline, adı Simyacı'ymış. Rastgele bir sayfa açmış içinden ve diyormuş ki "Her şey bir ve tek şeydir. Düşlerinin peşinden giden yürek kesinlikle acı çekmez." Küçük kız da şapkayı geçirmiş başına, çantayı almış sırtına, evine son kez "Elveda" diyerek düşmüş yollara. 

Uyanmış. Cüce cinin yanına koşmuş hemen, bu kez bir çırpıda anlatıvermiş. Cüce cin önce bir derin nefes almış, küçük kızı yanına oturtmuş. "Bu Tanrı'nın dili." demiş, "Haydi küçük kız çık yola, önce o şelaleye, sonra da buğday tarlalarına."

Küçük kız dönmüş evine, son kez "Elveda" diyerek düşmüş yollara.

Belli belirsiz bir tedirginlik kaplamış içini. "Ya kaybolursam, ya bulamazsam yolumu!" diye geçirmiş içinden. O anda ikiye ayrılmış yol ve bir tabela çıkmış önüne. Yazıyormuş ki:
Sağ yol: Şelale-Düşlerinin peşinden gidenler için. 
Sol yol: Orman-Evini özleyenler için.

Basit bir karar vermesi gerekiyormuş küçük kızın: Nedenini, sonunu bilmediği düşlerinin peşinden mi gitmeli, bildiği hayatına geri mi dönmeli... "Ye hiç bir şey bulamazsam, ya sadece sıradan bir rüya ise gördüklerim ve Tanrı'nın dili diye bir şey yoksa? Ya başıma bir şey gelirse? Ya bir daha asla dönemezsem evime?" diye düşünmeye başlamış. Bağdaş kurup oturmuş tabelanın önüne. Düşünmüş, düşünmüş, düşündükçe esnemeye başlamış, düşündükçe uykusu gelmiş ve başını ıslak ve yumuşak toprağa koyup biraz kestirmek istemiş.

Uyumuş küçük kız, her yolcunun yolculuk öncesi yaşadığı soğuk terleme evresinin yüreğinden geçiyormuş şimdi. Korkunun tam içinden geçiyormuş. Kalbi ortadan ikiye yarılırcasına bir korku nöbetine girmiş.

Uyanmış küçük kız ve nasıl ki Alice atladı tavşan deliğinden veya Lucy geçti dolabın içinden, Santiago takip etti düşlerini de vardı çöllere veya Sofie cüret edebildi gerçekliğe geçmeye; işte öyle bir kararla sağa döndü küçük kız. Şelaleye doğru yürümeye başladı.


---Devam edecek---