13 Ocak 2016 Çarşamba

Okyanusun Ötesinde





Bugün günlerden garip gün. Bugün canımın, can parçamın gitmesine izin verdiğim gün. En çok korktuğum şey onu kaybetmekken, onsuz kalmaya razı olduğum gün.                                                          
Bazen bu aşkın bana ceza mı, ödül mü olduğunu anlayamıyorum. Ödül çünkü, hiçbir varlığa nasip olmayan bir lütufla şereflendi İNSAN ismiyle işaret edilen; Aşk’la. Ve Aşk yeri geldi Leyla’yı unutturup Mevla’yı buldurdu gönüllerde, yeri geldi dağları deldirdi bir garip Ferhat isimli gençlere, yeri geldi döndürdü 7 kere, sema oldu, kainata vücut oldu. Ve ben, yüreğime yakışan Aşk için her gün şükrettim,
her gün dua ettim. Dilim lal oldu, sevgimi sevgiliye bile itiraf edemedim. Ve ben her an, ona dokunamadığım, ona kavuşamadığım, ona sarılamadığım her an için binlerce gözyaşı döktüm. Bu Aşk bana ceza mı anlayamadım. Ben vuslat için cenneti bekledim.


Ama düşündüm. Havva bile Adem’e bu kadar helal değilken, bir melek bir koruyucuya bu denli nasıl ait olur? Bir melek, bir koruyucuya nasıl Aşık olur?  Oldu işte. Güneşliği hatırlatabilsin diye yasak bir meyve oldu yüreklere. İlk ısırık kadar tatlıydı gülüşü, sesi, nefesi. Ve o elmanın zehri gibiydi öldürücü benliği. Ama o Aşk’ı seçti. Feda etti melekliğini Güneş’i uğruna. O şeytanını Müslüman etti. Af diledi, tövbe etti. Çünkü Aşk bu demekti.


Kenan’dı Yusuf oldu. Yusuf’du Özkan oldu. Özkan’dı… Güneş oldu.


Ve AŞK secdeye değdi, Subhane Rabbiyel Ala ve dedi ki yürek; Esirgeyen ve bağışlayan Allah’ın adıyla, beni kul et Aşk’a. Bilirim kolay değil, çetin bir yol benimki. Ama olsun kabulümdür.  Yunus 40 yıl odunlarla yaşamış da Emre olmuş, Taptuk’un dergahında. Beni veririm başımı Aşk uğruna Şems gibi, ben de veririm aklıma Leyla uğruna Kays gibi. Ama gerek yok dedi yürek, hayallerini versen yeter. Verdim canımı, can parçamı, gitti…
Aşk vücut buldu Güneş’te. Özkan adı gibi feda ederken melekliğini Güneş’i uğruna o da adı gibi yemin etti sırı korumaya. O artık sırrın koruyucusu, sırrın taşıyıcısı olmuştu.


Bir öykü düştü gönlüme ve anladım ben Güneş ve Özkan’ın hikayesini anlatırken aslında herkesin hikayesini anlatmışım. Bu hepimizin öyküsü olmuş meğer. Güneş’in, Özkan’ın, Zeynep’in, Santiago’nun, ölenlerin ve sağ kalanların öyküsü.


İşte bu yüzden okyanusların ötesi daima kuraktır yüreğimde.
Yüreğime hoş geldiniz.


Okyanusun ötesinde görüşmek üzere…


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder