12 Aralık 2016 Pazartesi

Ben Bir Ağacım




Sanmayın ki bir yağmur tanesiydi beni büyüten. Sanmayın bulutlar örttü de serpildim gökyüzüne. Küçük, yaş bir tohumdum ben, karıştım sessizliğe. “Yaşadığımız her şeyi yalnızca yaşamamız gerektiği için yaşarız.” diye fısıldandı sağ kulağıma, adım bu sandım. Adım yokmuş meğer benim. Ben bir ağaçmışım; serpildim gökyüzüne, küçük bir tohumdum ben karıştım sessizliğe.

Parmaklarım ağırlaştı önce. İnce ve cılız bir iniltiyle bağlandım yeryüzüne. Çıktım rahimden rüzgara, çıktım tohumdan toprağa. Adım yokmuş benim. Adımı ilk kez yeryüzünde işittim.

Kabuğumdan akan kanıma kadar bir özle donattı Tanrı beni. Biraz sıksam yeşilimsi bir beyaz süt akacaktı içimden. Onunla büyüdüm, onunla nefes aldım ben. Damarlarımdan aktı öz suyum ver her bir uzvum tomurcuklandı önce. Küçük yapraklarla dolandım, aydınlandım, ışık saçtım. Yapraklarım ısıttı beni, onlara sarıldıkça mevsimler geçti, mevsimler geçti ben büyüdüm, ben büyüdükçe terk etti yapraklarım beni. Terk edilmek nedir bilir misiniz dostlarım? Yağmur sanki hiç soğuk değilmiş gibi, bir de çırılçıplak kalırsınız gecenin ayazında. Güneş doğsa da ısınsam dersiniz, ne güneş doğar, ne kalbiniz çiçek açar. Ölmekle, solmak arasında kalırsınız. Kalınlaşır, güçlenirsiniz Ve güçlendikçe daha büyük yapraklar donatır etrafınızı Çiçeklenir, genişlersiniz.

İşte o an anladım. Terk edilmek değildi kaderim. Bağlanmaktı ölümüne toprağa. Ölümüne yaşamaktı meselem. Bu yüzden üstadım şiir yazmıştı adıma: “Yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür.” diyordu Nazım, “Ve bir orman gibi kardeşçesine.” Bu hasret bizim mi dostlarım, bu hasret bizim mi? Ben ne zaman sevsem gider mi yapraklarım böyle, ben ne zaman alışsam renkli yaldızlı çiçeklere, dökülür mü onlar hep? Olsun, kabulümdür. Yaşadığımız her şeyi yalnızca yaşamamız gerektiği için yaşarız, demiştik. Unutmadık.

Güz soldurdu yapraklarımı. Gece oldu, kar yağdı. Beyaza büründü sırtım. Ben yapayalnız, ben çırılçıplak. Donmak üzereyken güneş açtı alnımda. Ben bir ağacım dedim usulca. Kardelenler nasıl yaşarsa beyaz aynada, ben de yaşarım. Aynı topraktan gebe kaldık biz, aynı yıldızlarla konuştuk. Bir kardelen değildim elbette ama kök salmıştım toprağa, ölümüne yaşamaya söz vermiştim ben.

Güneş yükseldikçe buz tutan suyum ısındı. Dallarım ışıdı. Beyaz su ince ince döküldü üstümden. Bahar geldi ve bir kez daha çiçeklerle dolandım. Bir çocuk yaklaştı yanıma sonra. Baktı kahverengi gözleriyle, dokundu gövdeme. Parmaklarından akan ışığı hiç bir zaman unutamam dostlarım. Ben böyle bir sevgiyi daha önce yaşamadım.

Günler kovaladı ardı sıra çocuğu. Geceler aktı, yıldızlar kaydı. Ne çare, ben yaşlanmaya devam ettim. Yüzyıllarca yaşayacaksın demişlerdi bana, onu anımsadım; üstada selam gönderdim “Yaşamak bir ağaç gibi…” dedim ve ekledim son nefesimle “... ve bir orman gibi kardeşçesine. Bu hasret bizim.”

Bir ağaçtım ben, kök saldım toprağa da hayat oldum, nefes oldum. Ölümüne yaşadım önce savaş verdim gündüz ve geceyle. Soğuğa direndim, sıcağa aldırmadım da yaşamaya çalıştım. Bir ağaçtım ben dostlarım, şimdi bir orman oldum.


Okyanusun ötesinde görüşmek üzere...

2 Aralık 2016 Cuma

Sen Hangi Süper Kahramansın




"Müfettiş kötü bir sürpriz yapmıştı Güneş ve Özkan'a. O tıpkı yıllar önce yaptığı gibi bir insan formunda çıktı Özkan'ın karşısına. Özkan'ın endişesi ses tonuna bile yansımıştı. Ama sırrı koruması gerekiyordu. Tüm dünyaya Müfettiş'in nasıl bir canavar olduğunu haykırmak istese de susmuştu. 

Müfettiş iş arkadaşlarına Özkan'la yıllar önce ortak bir iş yaptıklarını ama sonra anlaşamayıp yollarını ayırdıklarını söylemişti. Gerçek öykü aslında tam bir trajediydi. Özkan, Müfettiş tarafından görevlendirilmiş bir ölüm meleğiydi ve Güneş'ten evrensel sırları alması gerekiyordu. Ama o, Güneş'e aşık oldu. Ve vazgeçti görevinden. Güneş Sır'ı korudu, Özkan Güneş'i korudu. Müfettiş uğradığı ihanet üzerine Özkan'ı cezalandırdı. Şimdi size "Özkan'ı öldürdü." diyeceğim ama inanmayacaksınız. Ama üzgünüm, Müfettiş Özkan'ı öldürdü. Ama aşk herşeyi yenebildi ve Güneş yeniden yazdı öyküyü. Başka bir dünyanın başka bir zaman diliminde yeniden kavuştular Özkan ve Güneş. Ve şimdi o dünya üzerinde Müfettiş bir kez daha çıkmıştı Özkan'ın karşısına. Ve elbette masum bir amacı yoktu. Güneş'i görmeye gittğnde, Güneş tüm cesaretini toplayıp yalnız görüşmek istediğini söyledi. Bu onun için ahmakça bir hareketti. Ama yaptı, dikildi Müfettiş'in karşısına ve sordu: "Ne istiyorsun?"

Cevap açıktı "Savaşmak." Güneş'in artık savaşmaya takadi kalmamıştı. İstemediğini belirtti ve Müfettiş ısrarlıydı: "Bu bizim son savaşımız olacak Güneş. Bu savaş bittiğinde herşey bitecek. Ama aynaya iyi bak, orada gördüğün suret bu savaşı asla kazanamaz. Ama sana savaşı kazanmak için bir şans veriyorum." Güneşin yüzüne gölgeler düşmüştü. Çünkü o da farkındaydı eskisi gibi güçlü olmadığını ve o da farkındaydı eğer savaşa girerse asla kazanamayacağını. Müfettiş devam etti: "Ona ne yaptın da ihanet etti bana Güneş? Bana Özkan'a verdiğini ver. Bana aşk'ı ver." Güneş artık korkusunu gizleyemiyordu: "Bu kader Müfettiş kader. O Özkan olduğu için talip oldu aşka. Sen yapamazsın." - "O zaman savaşa hazırlan Güneş. Güz bulutlarını bekle. Bu bizim son savaşımız olacak."

Okyanusun Ötesinde'den minik bir alıntı yapmak istedim. Çünkü buradaki vurgum Müfettiş ile Güneş arasındaki savaş anlaşmasıydı. Müfettiş ısrarla Güz bulutları'na dikkat çekiyordu. Güz bulutları onların son savaşının vaktiydi.

Güz mevsimini bitirdiğimiz bu günlerde kafama en çok takılan soru "Bu güz nasıl geçti?" oldu. Ve tıpkı sizinle aylar önce paylaştığım Hogwarts'tan Davet Mektubu Almak İçin Yapmanız Gereken 5 Şey yazısında anlattığım gibi "Söz büyüydü, söz en güçlü olandı." Ve bu güz benim için gerçek bir savaş alanıydı. Kolum kanadım koptu, her parçamdan kan aktı. İşin en trajik tarafı ise hala yaşamaya devam ediyor olmaktı.

Tabii başıma gelecekleri kendi ellerimle kendim yazdığım için kendimi tam bir "Süper Kahraman" olarak ifade ediyorum. 😊 Şimdi sözü lehime kullanma vakti dostlarım. 

Savaş ötede, beride, uzakta falan değil. Tam olarak bizde, biz o savaşın içindeyiz. Kendimiz yaratıyoruz, kendimiz savaşıyoruz. Tercihler bizde, komuta bizde ve tüm askerler biziz dostlarım. Savaşımız kutlu olsun. Sözü doğru kullanalım.

Süper kahraman olmak yada olmamak sadece bizim elimizde.