11 Nisan 2019 Perşembe

Yollar ve Zaman

Sık sık kendime şunu hatırlatırdım: Ben bu değilim!

Aynaya her baktığımda olmadığım kişiyi görürdüm. Giysilerinin içine sığmayan, göz altları şişmiş, saçlarındaki beyazları sayan ve kendi gözlerinin içine her baktığında önce "Ben bu değilim." sonra, "Ben buyum." diyen biri.

Ben hayallerini korkularına feda etmiş biri değildim. Her sabah uyandığında, hiç olmak istemediği şehirde uyanan ve o şehre zincirlenen, hayallerindeki işi sevmediği okulda okuyarak katleden ve kendi hayallerinden nefret eden, tam arzularını yeniden bulmuşken kendini ifade etme ve kanıtlama çabasında harap ve bitap düşen biri değildim. Yüreğindeki o cılız sesin peşinde aşktan kalbi kırık, sevmeyi ve sevilmeyi hak etmediğine inanan, her seferinde ayağa kalkıp her seferinde aynı taşa takılıp düşen ben değildim. Ailesi avuçlarının içinde dağılan, ne kalmaya ne de gitmeye cesareti olan, gidene "Dur." demek zorunda olan ben değildim. Kendinden nefret eden, her gece ağlayarak ölmek için dua eden ve bir gece bunu kendi denemeye cesaret eden ve her sabah "Yine olmadı." diyerek uyanan ben değildim.




Bunları yaşayan, bunlarla yaşayan ve var olan ben değildim. Ben bu değilim.

Uyandım.

Ayağa kalktım ve iyileştim.

Oturdum, düşündüm. Hatırlamaya çalıştım ben kimdim diye. Rüyalarımı, beni her sabah yataktan kaldıran arzularımı, inançlarımı yeniden keşfettim. Kenarda, korkudan tir tir titreyerek ağlayan o küçük kıza sarıldım önce. "Biz bize emanetiz Zeynep." dedim ve ekledim: "Ben daima seninleyim. Beni kaybettiğini düşündüğün zamanlarda, bağıra bağıra benden nefret ettiğini söylediğin zamanlarda, kendini öldürmek istediğin zamanlarda, kendine vurduğun ve incittiğin zamanlarda ben hep seninleydim. Sadece görmedin. Olsun. Yeninden başlayalım yazmaya ve yaşamaya. Haydi küçük kız, yeniden başlayalım sevmeye."

İçimdeki o kocaman kainatı keşfettim. Yüreğimin sesini dinlersem doğru yola ulaşacağımı, her şeyin bir ve tek şey olduğunu, kendi duygu ve inançlarımıza göre kendi hayatımızı yarattığımızı gördüm. Deneyimlediğim her şeyin öğretmen olduğunu ve hayatın tamamına güvenmem gerektiğini çünkü hayatın bana her zaman en iyisini sunacağını ve sunduğunu fark ettim.

"Yüzmek gibi..." dedim içimden. Yüzmeyi öğrenmem denizin beni su yüzeyinde tutacağını inanmamla gerçekleşti. Suya ilk girdiğimde çok korktum aşağıya çekileceğim, nefes alamayıp boğulacağım diye. Çünkü biliyorum, denizde boğulan yüzlerce insan var. Ama biliyorum da, deniz doğası gereği beni su yüzeyine kaldırmak zorunda. İlk denemelerim pek başarılı olamadı bu yüzden. Ne zaman suya güvenmeye kalksam içimdeki "Ya boğulursam." korkusunu atamadığım için çırpınmaya ve dolayısıyla dibe batmaya başladım. Sonra dedim ki kendime "Deniz seni kaldırmak zorunda. Bu onun doğası." Ve öylece bırakıverdim kendimi, yatıverdim suyun ince yatağına. Deniz kaldırdı beni, deniz sarıldı boynuma, deniz öptü yanağımdan, "Aferim küçük kız." dedi bana, "Aferim çıktın kutundan."

Yüzdüm. Yorulana, sıkılana kadar yüzdüm. Ayağıma çarpan her taşı sevgiyle kucaklayarak yüzdüm. Bacaklarımın arasından geçen balıkları, üstümden uçan martıları selamlayarak yüzdüm. Teşekkür ettim, önce denize, sonra kendime.

"Bisiklet sürmek gibi..." dedim içimden. Yıllarca bisikletin bana göre olmadığını, asla beceremeyeceğimi, başarısız denemelerimin sonunda yeniden cesaret edemeyeceğimi düşündüm. Ve bir gün biri çıktı dedi ki "Ee ben sana öğretirim...", "Peki." dedim, sonuçta ne kaybedecektim ki? Bisiklete bindiğim ilk an yere düşmekten, kendimi yaralamaktan (kask takmama rağmen) veya bisiklete zarar vermekten ölesiye korktum. Eski denemelerim geldi gözümün önüne ve "Ama daha önce olmadı." diyerek kendimi vaz geçirmeye çalıştım. Üstelik artık bir yetişkin olarak bisikletten düşmenin utanç verici olacağını da kendime inandırmıştım. Ama "Ben korktum, yapmayalım." da diyemediğim için "Haydi başlayalım." dedim. Ve başladım.

İlk denemelerim korkunçtu. Bisiklette dengede kalamama sorunu değildi benimki, doğrudan o ilk pedal çevirmeyi yapamamaktı. Hep zihnimde aynı sorular vardı "Ya düşersem..."



Ve sonra nasılsa kendime "düşme" fikrini aklıma getirmeyi fırsat vermeden çevirdim pedalı. 1-2-3 derken döndürdükçe döndürdüm. Ne zaman ki "Sürüyorum böyle ama, ya düşersem?!" dedim, o an kaybettim dengemi, bisikleti düşürdüm. Ama ne zaman ki zihnimden iyi ve kötü bütün düşünceleri attım, ne zaman ki "Bisikletin doğası bu, dengede gitmek zorunda." dedim, o zaman devam etti yolum ve sürmeye devam ettim.

Sonra alamadım hızımı, bir bisiklet edinip yollara düştüm. Kırmızı Bisikletli Kız'ın öyküsü de böyle başlamış oldu. 😊🚴 Teşekkür ettim, önce yola, sonra kendime.

Depresyondan çıkabileceğimi fark ettiğimde de aynı korkuların üstüne gittim. Hayat bana istediklerimi sunmak zorundaydı. Bu onun doğasında vardı. Yaşadığım her olay (ben olumlu ya da olumsuz diye değerlendirsem de evren onları öyle algılamıyor) benim düşüncelerimin ve inançlarımın yansımasıydı. O kadar uzun süre görmezden gelindiğime inandım ki, sürekli ama sürekli bunu destekleyecek olaylar yaşadım. Ne zaman ki "Hayır, ben bu değilim." dedim, o zaman değişmeye başladı dünyam. Beni görmezden geldiğine inandığım kişiler bir daha böyle bir yaklaşımda bulunmadılar mesela. Ama ben onları değiştirmek için hiç bir şey yapmamıştım. Ben kendimi değiştirmiştim. Ben değişince, dünyam değişmişti.

Nasıl derdi Rumi:
Kardeşim
Sen düşünceden ibaretsin
Geriye kalan et ve kemiksin
Gül düşünür" gülistan olursun
Diken düşünür, dikenlik olursun

Teşekkür ettim, önce hayata ve bana sunduğu her şeye. Sonra hayallerime, hayal kırıklıklarıma, değiştirdiğim 4 farklı psikiyatriste, aylarca kullandığım antidepresanlara, hayatımdaki insanlara, ararken bulduğum her şeye, ararken bulduğum Zeynep'e, iyi ki olanlara, iyi ki olmayanlara, dağlara, yollara, bisikletlere, tüm vurmalı ve yaylı enstrümanlara, "Neyi arıyorsan O'sun sen." diyen Rumi'ye teşekkür ettim.

Sonra kendi sırtımı sıvazladım, "Aferim küçük kız" dedim. "Aferim küçük kız. İyileştin. İksir içtin, değiştin."

Yüreğime dokunan her şeye, herkese selam olsun.

Okyanusun ötesinde görüşmek üzere.


Zeynep Buket Akdeniz














Hiç yorum yok:

Yorum Gönder