3 Eylül 2017 Pazar

Bir Gece Ansızın




"What if all those thing I did were things that got me here?" Cheryl Strayed - Yani "Yaşandı bitti saygısızca."

"Everything you need to know you have learned though your journey." Paulo Coelho - Yani "O işler öyle olmuyor hiç."

Öyle olmuyor dostlarım, hiç öyle olmuyor.

Hiç silinmiyor hafızamdan ilk öykümü yazmaya başladığım o an. "Muamma..." yazdığım an başımı kaldırıp bakmıştım etrafa ve ilk kez görmüştüm yüzünü. Kısa boyu ve geniş omuzlarıyla, beyaz teni ve ters yüzüyle karşımda duruyordu O. Ben adına Muamma dedim, siz ne dersiniz bilemedim.

O an gerçeğe döndü yazdıklarım. O an ayvayı yediğimi fark ettim. Artık geri dönüşü yoktu, ben yasak meyveyi yemiştim.

Ama bir anlamı olmalıydı, bir sebebi... Bunca şeyin, karanlığın, kaçtığım gölgelerin, korktuğum seslerin, hayallerimin bir anlamı olmalıydı. İşte bu noktada Santiago çıktı yoluma. Canım dostum, yol arkadaşım. Bana dedi ki "Düşlerinin peşinden giden yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı Tanrı ve Sonsuzluk ile karşılaşma anıdır." Buna inandım ve bunu aradım.

Bir gece aya karşı yüzümü döndüğümde, tüm gök kubbenin yere serildiğini gördüm. İçini açtıkça yeni bir dünya ile karşılaştım. Göğüs kafesime ulaştım da yıldızları seyre daldım. Yaşadım, hissettim, gördüm. Ben bunu nasıl izah edeyim? Ben buna nasıl gerçek değil diyeyim? Ben nasıl anlamsız diye iç çekeyim? Ben yüreğime dokundum. Ben kendimi doğurdum da kendimi besledim kendi sütümle.

Ama...

Belki de hata yaptım. Her şey en başından beri anlamsızdı ve ben sadece görmek istediğimle karşılaştım. Belki de hayatımı bunun üzerine kurmakla hata yaptım. Belki de 5 sene önce, kitaplarımı yaktığım, AŞK uğruna her şeyimi infak ettiğim o gece "anlam"ı aramaktan vaz geçmeliydim. Belki de Hayal'in beni wonderland'a götürdüğü gece, kırmızı değil mavi hapı almalıydım. Ve belki de sonsuzluğu bedenimde hapis olarak hissettiğimde ben her şeyimi yok etmeye çalışmamalıydım.

Ya yaşadığımız her şeyi yalnızca yaşamamız gerektiği için yaşıyoruz ya da her şey basit bir kurgunun örgüsü. Yaşıyoruz ve ölüyoruz sadece. Nefes aldığım her an, anlam aradığım ve bulduğumu sandığım her an sadece kurmaca. Sadece bir ilizyonun ürünü olarak yaşıyorum. Hiç bir şey gerçek değil. Ne denizin iyotunu içime çektiğim an, ne maviliklere daldığım an, ne başımı toprağa değdirip saatlerce ağladığım ne de aşık olduğum o an gerçek. Hepsi sadece belirsiz algılar.

Belirsiz algılar, belirsiz yaşanmışlıklar, belirsiz duygular.

Meğer olay hiç hayal ettiğim gibi fantastik hikayelerle gerçekleşmiyormuş, o işler hiç öyle olmuyormuş dostlarım. Kendimi tanıma, tanımla, var etme ve affetme hiç de öyle anlatıldığı gibi yaşanmıyormuş.





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder