İksir içtim, değiştim.
Biliyor
musunuz, depresyon serimi bitirdim. Bu kez ben kazandım, onun yenmesine izin vermedim.
Önce
saatlerce ağladım, aynaya bakıp ne kadar salak olduğumu ve ne kadar beceriksiz
olduğumu düşündüm. Ben kendim, kendi hayatımda kocaman bir yüktüm. Sırtımdaki
kamburun kendisiydim. Ben kendimi unutamayacak kadar nefret ediyordum.
İksir içtim,
değiştim. Raflarımdaki bal kavanozunu açtım, balın tadına baktım.
Önce kendimi
suçladım, sonra etrafımdaki herkesi. Sonra diktim gözlerimi gözlerimin üstüne,
seçimlerimi fark ettim. Fark ettim düştüğüm kuyunun karanlığını ve içeride olan
ışık kaynağını fark ettim. Korkularımı ve korkularımın beni sürüklemesine nasıl
izin verdiğimi, küçüldüğümü, küçülttüğümü ve yaşlandığımı fark ettim.
Sorsalar 25
yaşında bile değildim; 82’den gün almış, 90’a merdiveni dayamıştım.
Saçlarımdaki beyazlar, gözlerimdeki çukurlar beni yanıltmıyordu.
Kendimle
ilgili inandığım şeyler, benim gerçekliğimi oluşturuyordu. Başımı yorganın
altına gömüp “Neden beni terk ettin? Neden beni sevmeyi bıraktın?” diye
yakardığım her gece aslında kendi kendime nefretimi sunduğumu fark ettim. Nasıl
ki ete kemiğe büründü ruh; Yunus diye göründü, Zeynep oldu, Hayal oldu, Özkan
oldu. İşte ben de öylece nefret ettim ruhumdan.
Özkan derdi
ya “Sana değen her kalp benim kalbim.” diye; Özkan’dan da, bana değen her
kalpten de öylece nefret ettim.
İksir içtim,
değiştim. Değişmeyi seçtiğim gün, değiştirebildiğimi fark ettim. Önce
inançlarımı, sonra inancın yansımasını.
İnandım ki,
ben bana emanetim. Ben kendimle dostum ve yol arkadaşıyım. İnandım ki, kendimi
nasıl görürsem öyle görüşmüş karşımdaki. Kendime değerli ve güvende olduğumu
yeniden hatırlattım. İnandım ki deniz zaten yüzdürürmüş göğsündekini. Ben de
çırpınmayı bırakıp kendimi denize teslim ettiğimde, yüzebildiğimi fark ettim.
Ve inandım ki kendimi sevmem, bana değen her kalbi sevmem demekmiş. Önce
kendimi, sonra hayallerimi yeniden sevmeyi öğrendim.
Yola
çıktığımda yolların açılması, hayaller kurduğumda gerçekleriyle yarışması,
bisiklet sürdüğümde ufkun yakınlaşması; ben, bütünüyle ben değişmeye hazırım.
Büyümeye, öğrenmeye, yeni yerler keşfetmeye, yeni öyküler yazmaya, dağlara
çıkmaya, bisikletle ve yürüyerek dünya turu yapmaya, Sfenks’in altını kazamaya,
okyanusun ötesine ulaşmaya; bütünüyle ve tüm yüreğimde ben değişmeye hazırım.
İyileşmek hiç
bu kadar ilham verici olmamıştı.
Merhaba
Zeynep Buket Akdeniz, ya da adın her neyse. Seninle sohbet etmek güzeldi.
Okyanusun
ötesinde görüşmek üzere.
* Murat Yılmazyıldırım'ın 2010'da çıkan "İksir İçtim Değiştim" albümünü dinlemeyi unutmayın :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder