9 Kasım 2016 Çarşamba

Burada Bir Şeyler Oluyor

Bilin bakalım ben kimim?


Algılarımın oyununa ilk düştüğümde dokuz yaşındaydım, algılarımı yitirmeye başladığımda ise on beş. Zamanla ışıklar şekil değiştirmeye başlıyordu ve renkler anlamını yitiriyordu. Basitçe ifade etmek gerekirse, miyop oluyordum. 

Hastalıkların zihinsel tedavileri hakkında okuma yaptığımda miyobun sebebinin "gelecek korkusu" olduğunu öğrendiğimde şaşırdım diyemem. Dünyayı yeni yeni tanımlamaya başlayanlar için endişe herkese göredir. Ben biraz abartmıştım sadece. Olağan dışı hayallerle yaşayıp olağan dünyayı reddediyordum. Hayatın da bana karşı sevgisi gün geçtikçe azalıyordu. 

Bir, bir buçuk, iki buçuk derken; dört buçuk dereceye kadar ulaştı görme kaybım. Bu ne demek peki? Görememek demek. Sokakları, insanları, duvardaki saati, durakta beklerken otobüsü hatta aynadaki yüzünüzü bile. Hapı yuttunuz demek yani. Bu yüzden sormak istedim "Ben kimim?" diye, inanın ben de bilmiyorum. Bunun tek sebebi kendimle yaşadığım görme savaşı değil elbette. Ama ben algılarımı komple yitiriyorum. İşte bu yüzden tek çözüm kaynağım yazmak. Bu yüzden on bir senedir yazmakta olduğum Hayal'le tanıştırdım sizi ve yedi sene önce keşfettiğim Güneş ile keşistirdim yollarınızı. Deneme tahtası yaptım beyaz, küçük ekranımı. Ve şimdi, durdurak bilmeden akan bir akarsu gibi, kelimeler dökülüyor. Durdurmak istemiyorum.




Deneme tahtamda ufak değişiklikler yapmak istiyorum. Sizinle bazılarını tanıştıracağım: 
- Öncelikle yazmış ve yazmakta olduğum mini öykülerle karşılaşacaksınız. Cennete Giden Sağ Yol mesela, tarih Züleyha'ya çok yüklendi diye ben Yusuf'u haksız çıkarttım bu sefer bu öyküde. Züleyha mı daha masum, Yusuf mu? Yüzyılımızda yaşadığımız minik bir hikaye. Kum Saatinde Yolculuk mesela, bu kez de bir kahin ile aynı düşecek yolunuz. Veyahut korkularıyla buluşacaksınız.
- Güneş'e Yolculuk metinlerinin ana konsepti olan İtiraf Manifestoları'nı göreceksiniz sonra. Güneş mi daha çığırtkan, Zeynep mi; bir görün istedim. Yüreğime şimdiden hoşgeldiniz dostlarım.
- Ve Özgürlük Savaşçısı Öğretisi... Hepimize çizilen/çizdiğimiz yollar vardır ve hepimizin yol arkadaşları. Güneş şanslı olandı, Ölüm Yolculuğu'nda Hayal ile karşılaştı. Ayağı taşa takılıp düşşe yere Güneş, elini uzatıp kaldırmaz onu Hayal. "Neden düştün?" der, "Neden Ölüm Yolculuğu Güneş?" Güneş'in cevaplarını bulacağız birlikte.

- "Beşinci Anlaşma Bir Deneme" metnini yazdıktan sonra aklıma düşen bir konu oldu: Neden yüreğime ilham olan satırları paylaşmıyorum? Bu bölümde de kitaplardan yansımalar göreceksiniz. Ve elbette Simyacı'dan başlayacağız. 
- Son olarak da yüreğime ilham olan sahneleri yansıtmak istiyorum. Bir kitap, bir film değiştirebilir dünyayı. Peki bizi? Hangi filmler baştan aşağıya bizi değiştirdi? Ben 8 Saniye ile başlayacağım bu bölüme. 

Ne demişti Kafka: Ölümün var olduğu bir dünyada daha ciddi ne olabilir ki?
Delicesine yaşamalar mübarek olsun dostlarım.

Okyanusun ötesinde görüşmek üzere...

Zeynep Buket Akdeniz


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder