15 Kasım 2016 Salı

Shire'dan Selam Getirdim




Doğum günleri, yılbaşları, yıldönümleri... Tüm klişeleri bir araya getirip, bütün zamansal kavramlara gömülüp bir içsel yolculuğu herkes yapmıştır. Yeni bir klişeye hoş geldiniz. Lütfen "Treason of Isengard" parçasını açın. Çünkü Shire'dan ayrılıyoruz dostlarım. Yüzük cebimizde ve yolumuz Mordor!

Dünyaya gelişimin 24. yılına doğru emin adımlarla ilerlerken, daha kendi yaşımla bile yüzleşemediğimi fark ediyorum. Hayatın karşıma çıkarttıklarıyla yüzleşmem zaman alıyor. Hayata alışmam zaman alıyor. Elbette kolay değil yıllarını fil dişi kulesinde geçirmiş birinin topluma karışmaya çalışması. Ama başarabildiğimi hissediyorum. :) Siz ne dersiniz?


Kafasından geçen her düşüncede kas krampları yaşayan, içini yiye yiye kendini tüketen, kafasındaki sesleri susturamayınca tek çözümün oraya buraya çarpmak olduğuna inanan, okumaktan ve yazmaktan başka çaresi olmayan, AŞK'i ilk kez bir kemanın çığlığında duyan ve sonra kalemindeki mürekkebe hapseden, sayfalarının sağ üst köşesine numaralar yazan, bir gece -o ızdıraplı gece- tüm çığlıklarını susturup yüreğinin ortasına hançer saplayan ve adına "Ölüm Yolculuğu" diyen o küçük kız büyüyordu. Onun dünyası metaforların dünyasıydı. Onun dünyası kapalı bir kutu, koca bir evren, bir toplu iğne başıydı. Ve bu yüzden önce duvarlarını yıktı. Dışarısı soğuk ve karanlıktı. Yol arkadaşı arıyordu, bulduğunu sanıyordu. Ama fark etti ki küçük kız, o zaten Yol'un ta kendisiydi. Ne yol arkadaşı ne de bir yürek yoldaşı kafiydi. Yürüdü, koştu, durdu ve dua etti: Yol kolaylaşsın. Beklenmedik bir yolculuğa çıkıyorum.

Kolaylaştığını sanmayın. İşte bu klişe o zorlukla ortaya çıktı. 

Herşeye hükmedecek olan yüzük cebimizde. Ormanda öylece koşuyoruz. Yolumuz Mordor, peşimizde Sauron.

Bunların hiç biri gerçek değil mi? Siz öyle sanın. 

Hayal kurmak basit olandı. Ama hayallerimize gitmek zor olan dostlarım. Hayallerimizle yüzleşmek daha da zor olan. 

Sanmayın "Beklenmedik Yolculuk"lar Orta Dünya ile sınırlı, ya da sanmayın yüzüğü taşıyan tek kişi Frodo... Yolculuk içimizde ve her an o yolun içindeyiz dostlarım. Mücadelemiz yüzüğü arayanlarla, mücadelemiz bizi durdurmaya çalışanlarla, mücadelemiz korkularımızla. 

Sanmayın çantamız yok sırtımızda, ya da sanmayın gerçek bir yolculuk değil bizimkisi. Ölüm Yolculuğu en gerçek olan dostlarım. Sırrımız en gerçek olan. Silahımız ise cesaretimiz.

Cesur olmak zorundayız!

Bu bir itiraf manifestosu değil. Bu biz yüzleşme parçası değil. Bu peşimizde duran, ensemizde soluğunu hissettiğimiz korkularımızla ilk karşılaşmamız. Yolculuğumuzun ilk durağı ve ilk mitimiz. Bu küçük bir kızın rüyası, yüreği.

Yüreğime hoş geldiniz, artık bağlandı hikayelerimiz.

Okyanusun ötesinde görüşmek üzere...

Ya da Orta Dünya'da 😉







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder